ABD ve Çin arasındaki mücadele, yalnızca bu iki ülkeden ibaret olmayan, dünyanın her bölgesini etkileyen bir güç savaşı olarak karşımıza çıkıyor. Bu mücadele, özellikle küresel sistemde kritik rol oynayan ülkeleri daha fazla etkiliyor ve Türkiye bu ülkelerden biridir.
Büyük güçlerin mücadelesi genellikle konvansiyonel savaşlarla başlamaz. Büyük güçler, dünyanın çeşitli noktalarında farklı entegre yapılar oluşturarak nüfuz alanlarını genişletir. Bu yapılar bazen destekleyici unsurlar, bazen de karşıt görünülebilir. Nihayetinde büyük güçler, konvansiyonel savaş güçlerini harekete geçirmeden önce sistem kurma ve gençleştirme faaliyetlerini tamamlar.
Çin ve ABD'nin mücadelesinde ekonomik altyapı belirleyici bir unsur olarak öne çıkıyor. Ekonomik ilişkiler, diplomatik ve siyasi süreçleri şekillendiriyor. C. Levinson’un öne çıkardığı gibi, çatışma dönemlerinde bile ekonomik entegrasyon sürebiliyor. Ukrayna-Rusya savaşı sürecinde ABD'nin Avrupa'ya sıvılaştırılmış doğal gaz sevkiyatındaki artış ve çeşitli ülkelerin savunma sanayiindeki ivme, ekonomik altyapının önemini bir kez daha gösteriyor.
Çin’in Stratejisi ve Hedefleri
Çin, büyük güç olma stratejisini sabırla uygulayan bir aktör. 1. Dünya Savaşı öncesindeki ABD'nin izolasyonist politikasına benzer bir yaklaşımla, siyasi ve askeri anlamda gerilim yaratmaktan kaçınıyor. Bunun yerine, Batı teknolojisini tersine mühendislik yoluyla ülkesine aktararak ve küresel sermayeyi çekerek ekonomisini ve teknolojisini geliştiriyor. Ancak, kritik teknolojilerde ve kültürel etkide ABD’nin gerisinde kalması, Çin için önemli bir dezavantaj.
Çin, özellikle teknoloji transferi, küresel sermaye entegrasyonu ve çok uluslu projelerde kendi avantajlarını maksimize etmeye odaklanıyor. Ancak, bu süreçte teknolojiyi yalnızca kopyalama merkezli bir yapının ötesine geçme konusunda zorlanıyor. Yüksek öğrenim sistemindeki yapısal sorunlar, yaratıcılıktan uzak yaklaşımlar ve Çinlilerin özellikle dış ülkelerde asimile olma zorluğu da bu handikaplar arasında yer alıyor.
İstihbarat ve Sosyal Etkiler
Çin, yurtdışındaki çinli topluluklarını aktif bir istihbarat kaynağı olarak kullanma yeteneğine sahip. Bazı gözlemciler, çin istihbaratının dünya çapında çok geniş bir ağı olduğunu savunuyor. Ancak, bu sistemin örtülü kalması, çinlilerin asimile olma zorluğu nedeniyle sınırlı bir etkinlik sağlıyor. Buna karşılık ABD, teknik istihbarat ve teknoloji alanındaki üstünlükleriyle öne çıkıyor.
Türkiye’nin Konumu ve Stratejisi
Türkiye, büyük güçlerin mücadelesinin etkilerinden doğrudan etkilenen ülkelerden biri olarak, dikkatli bir strateji izlemek zorunda. Gerek Çin, gerekse ABD ile işbirliğini yürütürken, çok yönlü düşünmek ve uzun vadeli etkileri hesaplamak önemli. Örneğin, Çin yatırımlarında finansman biçimi, teknoloji transferi oranları, çalışan dengesi gibi konuların özenle değerlendirilmesi gerekiyor.
Son dönemde Manisa’da kurulması planlanan “Çin Mahallesi” gibi projeler, Çin’in Türkiye’deki etkisini artırma stratejisinin bir parçası olabilir. Bu gibi projeler, ekonomik katkılarının yanında uzun vadeli sosyal ve politik etkiler doğurarak yeni dinamikler oluşturabilir.