Doç.Dr. Mimar Gülay Yedekci Gülay Yedekci, "493 deprem toplanma alanının 416'sı imara açıldı. İstanbul'da deprem anında toplanacak yer yok! Sanki kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme dönüştürmek için bir araç oldu." dedi.
Kentsel dönüşümü 5 ayaklı sistemle yapabiliriz. Bu sisteme belediyeler, bakanlık, işi yapan müteahhit, meslek kuruluşları (mimarlar odası, şehir planlamacıları odası, sosyologlar, kente dair söz söylemek için bir araya gelmiş çeşitli sivil toplum kuruluşları gibi) ve önemlisi orada yaşayan halk sürece dahil edilmeli. Dünyada çok önemli ve doğru kentsel dönüşüm örnekleri varken Türkiye’de maalesef belli müteahhitlerin ya da firmaların para kazanmak için gözlerine kestirdiği alanlar haline geliyor. Kentsel dönüşüm yapmadan önce önce bir yer atıl hale getiriliyor, sonra ‘buralar yaşanamaz hale geldi, yıkalım ve yerine yenisini yapalım’ diyorlar. İstanbul’da 493 deprem toplanma alanının 416’sı imara açıldı, yalnızca 77 tanesi kaldı. Deprem olduğunda İstanbullu hangi parkta, hangi alanda toplanacağını bilmiyor. Var olan yeşil alanları ve toplanma alanını imara açmak dışında bir şey yapılmadı.
- Nasıl bir kentsel dönüşüm olmalı?
Erişilebilir ve sürdürülebilir bir kentsel dönüşüm olmalı. Erişilebilir dediğimiz kent ve binaların engelliler dahil toplumun tüm kesiminin rahatça yaşayabildiği, etkin yapıları barındıran, karbon salımının minimum olan kentlerin olduğu, lastik tekerleklilerin kent içinde en az gezdiği, daha çok raylı sistemlerin kent trafiğine hâkim olduğu bir anlayış hâkim kılınmalı.
Doç. Dr. Gülay Yedekci, kentsel dönüşüm sürecinin şeffat yürütülmediğini belirterek “Rant olmayan, insani bir dönüşüm için bakanlığın, belediyelerin, meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın görüşlerinin alınması, tartışma için bilimsel çalışmaların yapılması gerek. Dünyada çok önemli ve doğru kentsel dönüşüm örnekleri varken, Türkiye’de maalesef belli müteahhitlerin ya da firmaların para kazanmak için gözlerine kestirdiği alanlar haline geliyor” dedi.