finanshub.com yazarı Borsacı Adam yazdı..

Gece yarısı, İstanbul’un sessiz sokaklarında bir apartman dairesinde ışık hala yanıyordu. Adem Bey, bilgisayarının başında, gözleri ekrana kilitlenmiş bir şekilde borsa grafiklerine bakıyordu. “Acaba bu sefer doğru tüyoyu aldım mı?” diye düşünüyordu. Onun için borsa, her zaman bir tüyoya dayanmıştı, bir arkadaşının, bir komşusunun veya gazetede okuduğu bir köşe yazarının verdiği tüyolar…

Sabah oldu. Adem Bey’in oğlu Can, okula gitmek için hazırlanmaya başladı. Kahvaltı masasında Can, babasına bir soru sordu: “Baba, para nedir? Neden bankaya gidiyoruz?” Adem Bey şaşırdı. Oğlunun finansal konulara ilgisi olduğunu ilk kez fark etmişti. “Para, ihtiyaçlarımızı karşılamak için kullandığımız bir değişim aracıdır, oğlum,” dedi Adem Bey. Ama bu cevap Can’ı tatmin etmedi.

O gün Adem Bey, iş yerinde finansal okuryazarlık üzerine bir seminer olduğunu duydu. Kamu kurum ve kuruluşlarının desteklediği ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın da öncülük ettiği Finansal Okuryazarlık Platformu’nu tanıtacaklardı. Adem Bey, bu fırsatı kaçırmak istemedi ve seminere katılmaya karar verdi. Seminerde öğrendikleri, onun hayatında yeni bir sayfa açacaktı.

Seminerde, gelişmiş ülkelerdeki finansal okuryazarlık eğitimlerinden bahsedildi. İlkokuldan başlayarak, çocuklara paranın ne olduğu, ne işe yaradığı, farklı para birimlerinin ve kupürlerin neler olduğu, nasıl hesaplanacağı anlatılıyordu. Ortaokul ve lisede ise alışverişte para üstü almak, ödeme yapmak, bankada hesap açmak gibi daha karmaşık konular işleniyordu. Lise seviyesinde ana derslerin dışında, ayrıca daha detaylı bilgilerin verildiği seçmeli dersler devreye giriyordu. Birikim, emeklilik, tasarruf ve geleceğe yatırım gibi konular öğrencilere aktarılıyordu. Banka hesapları, kredi kartları, banka kartları, ödeme sistemleri, kredi ve mortgage gibi konular anlatılıyordu. Ancak hiçbir aşamada teknik analiz, temel analiz veya algo trading, deep data vs. öğretilmiyordu. Bu tür bilgileri öğrenmek isteyenler için özel eğitimler gerekiyordu.

Adem Bey, seminerde öğrendiklerinden çok etkilendi. O gün eve döndüğünde Can’a farklı bir şekilde yaklaştı. Ona paranın ne olduğunu, tanımlarını, para birimlerini, kuruşu, nasıl birikim yapması gerektiğini ve tasarruf etmenin önemini anlatmaya karar verdi.

Bu arada Adem Bey de kendi finansal okuryazarlığını geliştirmek için çeşitli kaynaklardan bilgi almaya başladı. Artık borsada tüyoların peşinde koşmak yerine, bilinçli yatırım yapmanın yollarını öğreniyordu. Doğru kaynaklardan beslenmek ve uzmanlarla çalışmak gibi yöntemleri benimsedi. Bu süreçte, doğru bilgiye sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu fark etti. Adem Bey, finansal okuryazarlığın sadece bireyler için değil, tüm toplum için ne kadar değerli olduğunu anladı.

Belki de bir gün, Türkiye’de finansal okuryazarlık dersleri yaygınlaştığında, herkes Adem Bey gibi doğru bilgiyi arar ve tüyoların peşinde koşmaktan vazgeçer. Böylece daha güçlü ve bilinçli bir yatırımcı topluluğu oluşur ve ekonomimiz daha sağlıklı bir şekilde büyür.

Kaynak: Finanshub